Dünya, şüphesiz sayısız anlaşmazlıkla dolu. Bu anlaşmazlıkların birçoğunun kaynağı fikir ayrılıkları, değer ayrılıkları, önceliklerdeki farklılıklardır.
Dünya, şüphesiz sayısız anlaşmazlıkla dolu. Bu anlaşmazlıkların birçoğunun kaynağı fikir ayrılıkları, değer ayrılıkları, önceliklerdeki farklılıklardır.
Bugün Kürtlerin Türklerle yaşadıkları anlaşmazlıklar var, Gülen hareketi mensuplarının mevcut iktidarla yaşadığı problemler var, Filistinlilerin İsraillilerle yıllardır süren meseleleri var, Uygurların Çin altında yaşadıkları yasaklar var. İnsan, bazen jenerasyonları etkilemiş, kan davasına dönüşmüş sorunları gördüğü zaman asla sonu gelmeyecek çözümsüz problemlerle karşılaştığını hissedebiliyor. İnsan, başkasının problemleriyle uğraşmak, bulaşmak, kendi konforunu zedelemek, bu sorunların içine çekilmek istemiyor.
Peki insan, içine çekilmekten korktuğu için kendi haline mi bırakmalıdır, sorun kendisini bulup rahatsız edene kadar başını öteki tarafa çevirirse daha mı iyidir? Belki okyanusların dibinden geçen bakır kablolar olmadan önce bu tarz sorunları görmezden gelmek işe yarar bir savunma mekanizması olabilirdi. Ancak bugün, bu sorunlar belirlenmiş sınırlarını aşarak vicdanınızın duvarlarından geçmeye cüret ediyorlar.
Belki var olan sorunların farklı taraflarını anlamak için yeterli bilgiye sahip olmayabiliriz her zaman. Belki de her zaman bir iyi ve bir kötü de yoktur. Belki de her çözülemeyen her problemde ihmaller vardır, bütün taraflarca. Ancak en temelde bazı çizgiler belirleyebiliriz. Geçilmemesi gereken çizgiler. Bazı insanî değerlerimiz olabilir, olmalıdır. İnsan olmanın getirdiği bir ortaklığı paylaşabilmeliyiz. Savaşın bile kanunları olmalı değil mi? Mesela, çocuklar ölmemeli diyebilmeliyiz. Mesela çocuklar hapsedilmemeli diyebilmeliyiz. Mesela çocuklar yetim ve kimsesiz bırakılmamalı diyebilmeliyiz. Çünkü sorunlar ne kadar karmaşık, problemler ne kadar çözümsüz ve içinden çıkılamaz da olsa, çocukların masumiyeti değişmiyor. Masumdur ve korunmalıdır çocuklar diyebilmeliyiz.
Gazze'de, Rojava'da çocuklar bombalanmamalı diyebilmeliyiz. Yemenli çocuklar aç kalmamalı diyebilmeliyiz, İsrailli bebekler öldürülmemeli diyebilmeliyiz her ne soruna bakarsak bakalım.Çocuklar annelerinin suçları ya da kimlikleri yüzünden hapishanelerde büyümeye mahkum edilmemeli, çocuklar kendilerini kalkan olarak kullananlar var diye öldürülmemeli ya da doğduğu dini ya da kimliği yüzünden acı çekmemeli demeliyiz. Hiç değilse çocuklara merhamet gösterelim, çünkü çocuklara merhamet göstermek en kolayı. Ve umulur ki bu merhamet duygusu büyür, yürekler yumuşar, insan olarak görmeye başlarız birbirimizi ve kim bilir, çözülmez gibi gözüken sorunlarımıza Rabbim çıkış yolları gösterir. Belki çocuklara olan merhametimiz bu dünyaya barış getirir.
Yazardan başka yazılar
M. Haşim Yılmaz'ın daha fazla makalesini keşfedin