Dün bir gazete haberinde karşıma çıktı. Bozuk adaletin vasıfsız bakanı Bozdağ bir açıklama yapmış..
Bir gazete de bunun üzerine bunlar sınırı aştı diye haber yapmış. Sınır aşılalı çok oldu, hele bazı isimler var ki Nirvana ya ulaştılar. İşte onlardan biri de Bozdağ. Bir zaman cemaatin devlete sızdığı iddialarına meclis kürsüsünden ‘’Buna kargalar güler’’ diyen bir vekil, bugün kargaların dahi konmayacağı bir leş haline geldi. Bunlar sınırı aştı manşeti çok az kalıyor. Bunlar sınırı çoktan aştı, ışık hızına ulaşıyorlar nerdeyse. Acı ama gerçek olan yurdum manzaralarından birkaç buket sunalım.
Bozdağ; ‘’Gelecekte Müslüman Aleminin Kabesi Aksaray, Kıblesi Beştepe olacak’’ demiş.. Şaşırmadım açıkçası. Tamda sahte halifenin emitasyon vezirlerine yakışır bir cümle. Çıplak kral çıkıp; ‘’ben halifeyim’’ derse, vezirlerde soyunur oryantal oynarlar.
Bir ülkede herkes mi yanlış yerde olur. Vasıfsız Adalet bakanı kimliğiyle İslam konferansında din dersi veren birinden başka bir açıklama gelemez ki. İç işleri bakanı dağlarda seke seke petrol arar. Hayvanat bahçesi müdürü Tubitak’a müdür olur. En ilginci de ilkokul mezunu bir fürst leydi nin tıp konferansında seminer vermesi. Zooloji ilmindeki engin deha ve tecrübesiyle, kauai kuşunun hissiyatını dile getirdikten sonra, o ilmi gölgede bırakacak kadar ileri düzeydeki tıp bilgisiyle tıp konferansında yaptığı konuşma beni adeta hayretler içinde bıraktı. Özendim, imrendim ve çok kıskandım.. Diplomasız cumhurbaşkanı olan bir ülkeye fazla bile bu bence.
Peki her eğitim öğretim yılı açılışında bir ilkokul ziyaretine giden ve tahtaya; ‘’hoçça ğalın gidiyom ben’’ yazan fıkracı başbakana ne demeli. Ülkeyi temel dursun fıkrası anlayışıyla yöneten, şaka tadında bir baş-bakan. Daha, biraz daha geri gidince karşımıza neler çıkmıyor ki? Üstün dahi ordinaryüs ve her konuda uzman, sanatçı, aydın, sporcu, bilim ve ekonomi uzmanı Kütahyalı ve elizabethi kıskandıracak kadar kültür sahibi olan pek saygıdeğer hanımefendi çıkıyor karşımıza ekranlarda. Her konuda konuşuyorlar. Deprem olur ekranlar da bunlar, yangın çıkar baş köşedeler. Sağlık, hele hele Korona ekstra ilgi alanları. En tecrübeli ekonomi uzmanlarına taç çıkartacak seviyedeki ekonomi bilgileriyle adeta kapitalizme meydan okuyorlar. Futbol, kültür, sanat, bilim denince akla hep bu ikili geliyor..
Ohooo!! Daha neler var neler burada.. Meb’in sistemi çökünce; ‘’bu iyi haber milletimiz öğrenmeye çok istekli’’ diyen eğitim bakanından, ‘’bi kereden bir şey olmaz’’ diyen aile bakanlarına kadar ne yok ki torbada. Çek bakalım şansına ne gelirse.. Çadır satan Kızılay başkanımız var mesela. İyilik ve merhamet elçisi unvanı verilmiş kendisine.. Bence az bile.. ‘’İyilik Tanrıçası’’ falan olmalıydı. Kendini tanrıların tanrısı makamına layık gören ‘’Rahmetimiz Gazabımızı geçti!!’’ diyen bir kralın!!, kızılay başkanı da iyilik tanrıçası olmalı bence. Ama adamın suçu yok bence yanındaki yal-ak’lar; ‘’ona dokunmak bile ibadettir’’, ‘’o adeta bizim için ikinci peygamberdir’’, ‘’Allah bir tayyip iki’’, ‘’onun adını anınca salavat getirmemiz lazım’’ derse, o da haklı olarak kendini o makamlara layık görür.. Peki şeytan ne yapar bu manzara karşısında?
Bu sunduğum bukette en can yakıcı tabloda; kendilerine Risale-i Nurların temsilcisiyiz deyip, tiranı siyaset dairesinin sahibi gibi gören, onu devrin vazifelisi kurtarıcısı addeden bir kısım kimseler ki onları toptan Allah’a havale ediyorum..
Yalanlarına yamacı bulunca daha destekli yalan söylemekten korkmazmış insan. Bu cümlenin de en somut halini gördük yaşadık.. Ve öyle bir noktaya geldiler ki kendileri bile inanır oldu yalanlarına. Mesela akape den önce buzdolabı fırın yoktu memleketimizde.. Bizler Türkiye de dumanla haberleşir yemek pişirmeyi bile bilmezdik. Ava çıkar çiğ et yerdik.. ‘’Ya hu İzmir de havalimanı mı vardı biz yaptık’’ demekten tutunda ‘’Isparta’ya ünüversiteyi biz açtık’’ yalanına kadar ne ararsan var.. padişahım çok yaşa.. Mavi marmaranın baş savunucusu, ergenekonun baş savcısı, BOP un eş başkanıyım deyip daha sonra; ‘’bunlar kumpasmış’’, ‘’aldatıldık’’, ‘’kandırıldık, çok safmışız’’, ‘’ya hu bunu yaparken dönemin başbakanına mı sordunuz da yaptınız’’ diyen yine kendisiydi.. Daha sonradan yolsuzlukları ortaya çıkınca cumhurbaşkanı olmaya karar verip ve olur olmaz ‘’bunların anayasadan bile haberi yok, bize yolsuzluk isnadında bulunanlar –haşa- şunu bilmelilerdirler ki; cumhurbaşkanı vatana ihanetten başka bir şeyle suçlanamaz’’ itirafında bulunacaktı. Hele en son bir tiyatro çevirdiler ki Shakespeare görse bu durum karşısında şapka çıkarır diz çökerdi önlerinde.
İşte bütün bu olanları hayretler içinde izleyen şeytan, dehşete düşmüş ve bu yetenekler karşısında secdeye kapanmıştır herhalde. Hatırlayalım ne olmuştu bir zamanlar Allah(cc) meleklere; ‘’Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim’’ demişti ve ona secde etmelerini istemişti. Tam o sırada şeytan ben ondan üstünüm deyip secde etmedi. İşte aynı şeytan yüz yılların verdiği tecrübe bilgi birikimi ve emeğin sonunda Türkiye’ye bakınca dehşete kapılıp sanırım bu insanlar karşısında secdeye kapanmıştır. Hatta tası tarağı toplamış yeryüzünde bana ihtiyaç kalmadı, boynuz kulağı geçti deyip tatile çıkmış bile olabilir.
Çünkü şeytanı dogmatik bilgiden çıkarıp pratiğe dönüştüren akape zihniyeti, şeytaniyeti geride bırakan bir hale döndü. Soyut olarak aklımızda canlanan şeytan ve temsil ettiği inkar ve küfür somutlaştı ve günümüzün makyavelist akapesine dönüştü. Ve ben tahmin ediyorum ki o gün Hz. Adem(r.a)’i görüp ben daha üstünüm diyerek secde etmeyen şeytan, akapenin yaptıklarını gördükten sonra insanın küfürde ve zulümde ne kadar ileri gidebileceğini görünce, ihtimal bu üstünlük karşısında secde etmiş olabilir.
Yazardan başka yazılar
M. Haşim Yılmaz'ın daha fazla makalesini keşfedin
2 dk
1
13
Dünya, şüphesiz sayısız anlaşmazlıkla dolu. Bu anlaşmazlıkların birçoğunun kaynağı fikir ayrılıkları, değer ayrılıkları, önceliklerdeki farklılıklardır.
M. Haşim Yılmaz
3 dk
2
26
Bir vapurda 9 suçlu bulunsa ve 1 masum kişi bulunsa, o 9 suçlu öldürülemez, çünkü masum kişi zarar görmemelidir.
M. Haşim Yılmaz